Follow me @slytherininokurvarisi

15 Şubat 2018 Perşembe

►Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat◄

Şubat 15, 2018 0 Comments


Kitap Adı:Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat


Yazar:Stefan Zweig


Yayıncılık:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları


Sayfa Sayısı:71






Bir Stefan Zweig kitabı daha.Kalemine hayran olduğum yazarlardan birisi Zweig.Genelde kitaplarını konularını pek incelemeden alıyorum.Şuana kadar okuduğum Zweig eserlerinden beğenmediğim olmadı sanırsam bu yüzden.Şuanda güncel olarak Geceyarısı Leydisi'ni okuyorum.Daha öncesinde yine Stefan Zweig eseri olan Bir Çöküşün Öyküsü'nü bitirdim.Onun da yorumunu en kısa zamanda yazacağım♥ Diğer merak ettiğim bir kitabı da Satranç.En Kısa zamanda onu da okumak istiyorum 

Kitabın Konusu:

Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'li yılların sonlarında Avrupa'nın "kibar" tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.

Benim Yorumum:

Stefan Zweig kitapları genelde incecik ve bir oturuşta bitebilecek kitaplardan.Bu yüzdendir ki okumasını daha keyifli buluyorum.Ne çok uzatılıyor ne de eksik bırakılıyor hikayeler.Elbette gönül ister ki azcık daha kalın olsun.İnsan psikolojisi'nin derinlemesine inen Zweig'ın bu kitabı belki de en kuvvetli duygulardan birisi olan tutkunun bir insanı nasıl esir aldığını anlatıyor.İçinde ki bir çok cümleninde tam alıntılık cümleler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.Zweig kitaplarında sizi düşündürecek kendinizi bulmanızı sağlayacak birçok  cümle var aslına bakarsanız.Kitap incecik fakat bir o kadar da dolu!

Riviera kıyısında  pansiyonda kalan bir kadının eşini ve üç çocuğunu bırakarak henüz daha iki saattir tanıdığı genç bir adamla kaçışıyla başlıyor.Bu olay üzerine yaşanan tartışmayı ele alıyor baş kısımlarda.Daha sonrasında Mrs C'nin daha öncesinde hiç kimseye anlatmadığı geçmişinde yaşanan ve bugün bile hala unutamadığı sadece 24 saat süren  hikayesini dinliyoruz.Hırs,arzu ve tutku'nun yoğun bir şekilde işlendiği bu kitabı çok severek okudum.Bir kadının aklından geçenler ancak bu kadar güzel bir şekilde yazıya dökülebilirdi.Eğer bu kitabı okumak istiyorsanız geciktirmeden almanızı öneririm.♥ 












9 Şubat 2018 Cuma

►Olağanüstü Bir Gece◄

Şubat 09, 2018 0 Comments


Kitap Adı:Olağanüstü Bir Gece


Yazar:Stefan Zweıg


Sayfa Sayısı:69


Yayıncılık:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları






Kitabın kapağının muhteşemliği hakkında biraz konuşabilir miyiz?Kitabın kapağı o kadar güzel ki nasıl fotoğraf çeksem bilemedim.Genelleme olacak biraz ama klasiklerin kapakları gerçekten muhteşem!Her biri bir sanat eseri♥Bu kitabın kapağında ki resim ise Van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosu♥Gerçekten çok güzel durmuş kitap kapağında. Kitabın içeriği nasıl peki?Daha önce Stefan Zweig okuduysanız az çok biliyorsunuzdur kendinin yazımını.Kitap su gibi akıp geçer genelde.Bu kitabında diğerlerinden geri kalır yanı yoktu.Şimdi arka kapağına göz atalım↓

Arka Kapak:
Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır. 

*Burjuva= Köylü,işçi ya da soylu sınıfına dahil olmayıp, sosyal statüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan kentli kişi. 

Benim Yorumum:

Stefan Zweig'dan okuduğum ilk kitap Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'ydu.O kitabını çok beğenmiştim ve diğer kitaplarını da okumak istiyordum ama kitap alışverişi sırasında hep geriye atıyordum.Bu yüzden uzun bir süre Zweig okuyamadım.Artık bir yolunu bulmuş olabilirim.Her D&R'ye gittiğimde bir klasik alıyorum.Diğer kitaplara göre daha ucuz oldukları için bazen iki tane alıyorum.Böylelikle bu sıralar daha çok klasik okumaya başladım.


Kitap oldukça seçkin bir adamın  oldukça hissizleşip herhangi bir duygu hissetmeyişini anlatıyor başlarda.Olağanüstü bir gecede ise hayatının biranda değimişine konuk oluyoruz.İşlediği bir suç tekrardan bir şeyler hissetmesini sağlıyor.Bu kitap bana uzun bir hikaye gibi geldi.Kişinin kendi içinde yaptığı yolculuğu okuyoruz.Çok fazla olay döngüsü yoktu.Bir adamın içinde yaşadıklarına tanık olduğumuz bir kitaptı.Daha çok kurguya,olay akışına bağlı biri olduğum için ilk başlarda birazcık garipsedim fakat ilerleyen sayfalarda alıştığımı söyleyebilirim.Zaten çok kısa olduğu için bir oturuşta bitebilecek türdendi.Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kadar sevdiğimi söylemem ama kitaba herhangi bir kusurda bulamam.Okurken keyif aldığım sadece başlarda alışmakta zorlandığım bir kitap oldu.


Gülerek, sohbet ederek dalgalanan bir insan kalabalığının ortasında ben kendi kendimi arıyordum, içimdeki o yitik insanı arıyordum…












4 Şubat 2018 Pazar

►Son Kamelya-Sarah Jio-◄

Şubat 04, 2018 0 Comments


Kitap Adı:Son Kamelya



Yazar:Sarah Jio



Yayıncılık:Arkadya Yayınları



Sayfa Sayısı:352



Okuduğum son Sarah Jio kitabı Olan ''Son Kamelya,'' kitabının yorumuyla herkese merhaba!Okuduğum son Sarah Jio kitabı çünkü elimde başka kitabı yok o yüzden şimdilik son :D Ayraten bugün 15 tatilin son günü ne yazık ki :( Okuldan zamanım kalmadığı için kitap okuyamıyorum.O yüzden yaz tatilini sabırsızlıkla bekliyorum.

Kitabın Konusu:

Önce küçük bir tohum düşer kalbin odasına, sonra aşkla yeşerir. Kulak verin, umudun sesini duyabiliyor musunuz?

1940'lı yılların Amerikası'nda bir fırıncının kızı olan Flora Lewis, un kokulu hayatının bir gün çok farklı yöne sürükleneceğini bilmiyordur. Genç kız bir yandan yaşlı anne babasına yardım ederken, öte yandan botanik bahçesinde bitkilerin ve çiçeklerin gizemli dünyasıyla uğraşmaktadır. Ta ki kendini uluslararası çiçek hırsızlığı zincirinin tam ortasında bulana kadar… Yapacağı iş çok basittir; İngiltere kırsalındaki Livingston Köşkü'ne gidip Middlebury Pembesi olarak bilinen ender bir kamelya türünü bulup haber vermek. Köşke dört öksüz çocuğa dadı olarak sızan Flora, içinde imkânsız bir aşkın tohumlarını büyütürken, ne tür bir belaya bulaştığını acı bir şekilde öğrenecektir.

Tam elli sene sonra bahçe tasarımıyla uğraşan Addison Sinclair, eşiyle birlikte Livingston Köşkü'ne gelir. Geçmişindeki hayaletten kurtulmaya çalışan Addison, aslında burada çok daha sancılı bir gizemin içine düşer. Bunu çözmeye çalıştıkça dillere destan kamelya bahçesinin kanla sulandığı gerçeğine de adım adım yaklaşacaktır…

Benim Yorumum:

Son Kamelya tipik bir Sarah Jio kitabı.Geçmişle günümüz arasında gidip gelen bir hikaye,sırlarla dolu bir geçmiş...Ne yazık ki kitabın başınını okurken sonunu tahmin ettim.Bu yüzden benim için sürpriz herhangi bir olay olmadı.Eğer zorlarsanız çok tahmin edilesi bir hikayesi var.Zaten şüpheleneceğiniz tek kişi oluyor hikaye boyunca.Kitabın sonunda beni çok etkileyen birşey olmadı.Sarah Jio'nun okuduklarım arasında en sevmediğim kitabı buydu.

Kitapta yine her zaman ki gibi iki kişinin hikayesine değiniyor.Ama daha çok geçmişte Livingstone köşkünde yaşanan olaylar etrafında dönen bir kitaptı.Bu yüzden, Flora karakterinin hikayesini ben daha çok sevdim.Çünkü tam anlamıyla geçmişte yaşanan olayları kapsayan kısımlar genelde Flora'nın ağzından olanlardı.Onun dışında,günümüzde ki anlatıcı olan Addison'ı hiç ama hiç sevmedim.Keşke yazar biraz da onun hikayesine tam anlamıyla değinseydi.Çünkü benim için geçmişi havada kalmış bir karakterdi.Keşke Addison karakterinin geçmişinden herhangi bir şeyler olmasaydı çünkü çok güzel değinilmediği için bence havada kaldı.Çok fazla ısındığım bir karakter olmadı kendisi.

Kitap hakkında genel düşüncelerimden bahsetmem gerekirse,sır dolu ve merak uyandırıcı bir konuya sahip.Akıcılığı hakkında birşey söyleyemem çünkü ben çok hızlı bitirmedim ve biraz sıkıldığım kısımlar oldu.O yüzden çok akıcı diyemem ama belki sizin çok hoşunuza gidecek bir kitap olabilir.Bu yüzden benim fikrimce merak uyandıran ama bazı yerlerde sizi sıkacak bir kitap.Katil olaylarının anlatıldığı yerde ben direk kadınları kimin öldürdüğünü tahmin ettim.Bu yüzden çok sürprizli bir kitap değildi benim için.Boş vakitlerinizde okuyabileceğiniz,çok fazla birşeyler beklememeniz gereken bir kitap.Eğer şuana kadar okuduklarımı sıralamam gerekirse;

Mart Menekşeleri-Böğürtlen Kışı-Yağmur Sonrası-Son Kamelya

Kısacası okudukça beğenmemeye başlamışım gördüğünüz üzere :D


Kitap puanım: 3,5/5