
Kitap Adı:Bir Çöküşün Öyküsü
Yazar:Stefan Zweig
Yayıncılık:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı:56
Sadece kapağı sayesinde beni kendine çekmiş olan bir Zweig kitabı...D&R'da dolandığım bir günde rafların arasında kendisinin kitaplarını incelerken elime geliverdi.Kendimi birkaç dakika sonrasında kasanın önünde elimde poşetle buldum.Sadece arka kapağını okuyarak aldığım birkaç kitaptan birisi.Aynı zaman da iyi ki almışım dediklerimden birisi.Art arda üç tane Zweig kitabı okuyup Şubat ayını yarıladım.Boş bir anımda oturup kitabı bitirdim.Art arda okumama rağmen beni sıkmayan ve daha da kendine bağlayan yazarlardan Stefan Zweig.Merak edenler ve hala okumayanlar için yorum gelsin o zaman ! :)
Konusu:(Arka Kapak)
Bu son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar.
Benim Yorumum:
Zweig'ın yazımını çok beğeniyorum.Hikayedeki olaylardan çok olayların psikoloji ve insan üzerinde ki etkilerine değiniyor genelde.Bu yüzdendir ki çok tanıdık geliyor okurken.Kendinizden illa ki bir şey buluyorsunuz.
Kitabın adından da anlaşılacağı üzerine bir çöküş öyküsü.Fransa Sarayı'nda şaşalı bir yaşama ve sosyal çevresine bağımlı hale gelen Madame de Prie'nin Kral tarafından Normandiya'ya sürgün edilmesiyle başlıyor.Sürgün edildiği yerde partiler verdiği soyluların hiçbir tanesini bile göremediğinde kendi düşünceleriyle baş başa kalıyor bir anda.İçide bulunduğu yalnızlık,öfke günden güne onu çıldırtıyor.Madame de Prie,hiç kimsenin aklından çıkmayacak bir şeyler planlıyor.Bu yaptığı planlar ise günden güne onu dahada yıpratmaktan başka bir şey yapmıyor .İnsanlarla var olan bu kadının kendini bir anda yapayalnız bulmasını ve bunun ardından kadının iç dünyası ile dış dünyanın çatışmasını konu ediniyor kitap kısacası.
Kitabı severek okuduğumu söylemeliyim.Yalnızlığı sevmeme rağmen insanı bu kadar etkileyebileceğine dair bir hikayeyi okumak çok keyif verdi bana.Stefan Zweig'ın diğer eserlerinide okumayı dört gözle bekliyorum ♥
Kalabalıklar içinde onlarca yıl yüzmüş ve bu kalabalıkların onu taşıyıp beslediğini asla anlamamıştı, ama şimdi bir balık gibi yalnızlık sahiline vurmuştu, çaresizlik ve şahlanmış acılar içinde çırpınıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder