Follow me @slytherininokurvarisi

28 Ocak 2023 Cumartesi

►Vezir Gambiti (The Queen's Gambit)◄

Ocak 28, 2023 0 Comments

 

 

Bugün sizlere okumayı yeni bitirmiş olduğum The Queen's Gambit kitabını yorumlayacağım.İlk olarak dizisini izlemiştim.Uzun süredir kitaplardan uzak kaldım ne yazık ki.Raflarda kitabına rastlayınca oldukça şaşırdım çünkü kitabı olduğunu bilmiyordum ve büyük bir heyecanla satın aldım.Şimdi kitabın arka kapağında ki küçük özeti(tanıtımı) sizlerle paylaşıyorum;

Vezir Gambiti, feminizme, satranca, bağımlıklara dair hem bir yetişkinliğe adım romanı hem bir gerilim hikâyesi hem de bir spor macerası. Farklı türlere dokunan ve birçok konuya dair söyleyecek sözleri olan bu roman, bilimkurguyu da suç hikâyeleri kadar rahatlıkla yazabilen, çok yönlü bir akla sahip Walter Tevis’in kaleminden çıkabilirdi sadece. Sekiz yaşında ve hayatta yapayalnız kalmış Beth Harmon diğerleri arasında göze batmayan, sıradan bir çocuktu, ta ki ilk gördüğü andan itibaren aklını çelen bu garip oyunla tanışana kadar. Bu altmış dört karelik tahta üzerinde bambaşka bir gelecekle karşılaşan Beth adım adım, her hamlesinde didinip çabalayarak kadınlara kapalı satranç camiasının zirvesini hedeflemekte. Her oyunda rakibinin yanı sıra koca bir geleneğe karşı da hamle yapıyor. Durumu tartıyor, geleceği öngörüyor, rakibinin aklını okumaya çalışıyor ve taşları yerinden oynatıyor. Satrancın siyah beyaz dünyasında zirve dâhilere her zaman açık olsa da gerçekte işler bundan biraz farklı işliyor. Walter Tevis, Vezir Gambiti’nde zekâ dolu ve usta işi bir oyunu tek bir cinsiyete sıkıştırmaya çalışanları ezip geçerken dâhi bir kadının en az yaptığı hamleler kadar girift iç dünyasını sıkı bir serüvenle anlatıyor.

Öncelikle 1 sene aradan sonra okuduğum/bana kendini okutturabilen bir kitap olduğu için oldukça mutluyum.Bu süreç zarfından bir çok kitabı okumayı denedim fakat bir türlü tekrardan okumaya ısınamamıştım.Gambit kitabı tamamiyle beni eski günlerime döndürdü diyebilirim ki şuan bunun yorumunu yazmam bile benim için çok büyük bir adım.

Hem diziyi izlemiş hem de kitabını okumuş biri olarak ilk defa kitabın daha iyi olduğunu söyleyebileceğim bir yerde değilim.Dizisini izlerken adeta büyülenmiştim. Beth karakterini oynayan oyuncu kitapta ki anlatımla o kadar uyumluymuş ki!Okurken sadece aklımda dizide ki Beth'i canlandırabildim.O yüzden dizide ki oyuncu seçimlerini tebrik ediyorum çünkü bir çok kitap ve dizi&film bu konuda tutarlı gitmiyor.

Kitabın sıkıcı olabileceğini belki düşünebilirsiniz.Çünkü satranç ağır ilerleyen bir oyundur ve sayfalarca satranç taktiklerinin anlatıldığı bir kitap eminim ki satrança karşı özel bir ilgisi olmayan bir çok roman okuyucusunu sıkabilir.Fakat kitapta bunun dengesi gerçekten çok iyi kurulmuş.Çok önemli karşılaşmalar bile yalnızca 2-3 sayfayı geçmeyecek şekilde anlatılmış.O kadar heyecanlı ilerliyor ki satırları okurken tek merak ettiğiniz şey sonuç ne oldu?Acaba kim galip geldi?

Kitabı okurken zaten satranç hamlelerini incelemek,analizlemek yerine 8 yaşında ki bir kızın okul hademesinden öğrendiği satranç ile birlikte tüm dünyaya kadın gücünü ve zekasını göstermesini okuyorsunuz.Dizi ve kitap arasında bariz bir fark yok.Hatta neredeyse hiç bir fark olmadığını söyleyebilirim.Diziyi önce izlemek benim için bu süreçte avantajlı oldu çünkü kitapta geçen mekan ve karakterleri okurken gözümde hemen canlanabildi.Kitabı bitirme hızıma belki bu da çok büyük bir katkı sağlamış olabilir.

Özetle;

Genel olarak kitabı çok beğendim.Sade ve akıcı bir dili var.Satranç hamleleri tabi ki anlatılıyor fakat okuyucuyu sıkacak ve uzaklaştıracak kadar değil aksine heyecanlı bir şekilde seyirci olarak karşılaşmayı izliyor gibisiniz.Karakter betimlemeleri,duygu durumları,içsel dünyası da bir o kadar iyi bir şekilde yansıtılmış.Dizi&kitap arasında ki tutarlılığı da çok başarılı buldum hatta şimdiye kadar hiçbir dizi&kitap karşılaşması için aynı yorumu yapmamıştım sanırım.

Kitabı okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar diliyorum :)








11 Şubat 2021 Perşembe

►The Sinner Dizi Yorumu◄

Şubat 11, 2021 0 Comments

Uzun bir aradan sonra bir dizi yorumuyla merhaba!Bugün yorumlayacağım  Netflix yapımı olan The Sinner ismindeki dram/polisiye/gerilim dizisi son zamanlarda izlediğim diziler arasında en iyisi olabilir.İlk sezonu 1 gün içerisinde bitirdim.Bu şekilde kendisine bağlayan,merak uyandıran,arka arkaya sıkılmadan izleyebileceğim dizilerle çok sık karşılaşmıyorum bu yüzden hemen yorumlamak ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Bu kadar övdün iyi ama ne anlatıyor bu dizi  derseniz gelelim kısaca spoilersız ilk sezonun konusuna ↓

Başrollerimiz Jessica Biel ,Bill Pullman...Jessica ,Cora isminde bir kadın karakteri canlandırıyor.Bill ise Harry isminde bir dedektifi.Peki bu iki karakterin yolları nasıl kesişiyor?

Dizi evli ve bir çocuk annesi Cora'nın ortada hiçbir neden yokken gittikleri plajda  meyve bıçağı ile  tanımadığı bir genci öldürmesiyle başlıyor.Dedektifimiz Harry bu olayı oldukça garip buluyor ve evli ve çocuğu olan düzenli bir hayata sahip tamamiyle normal bir kadının neden böyle bir şey yaptığını öğrenmek için Cora'nın bile hatırlayamadığı geçmişine ışık tutmaya çalışıyor.

The Sinner dizisi 3 sezondan ve toplan 25 bölümden oluşuyor.Her bölüm ortalama 45-50 dk uzuluğunda.Imdb puanı ise 7.9 

Benim düşüncelerim:

Diziyi oldukça beğendim.Anlık bir hevesle başladığım ve beğenmeyeceğimi düşünerek açtığım bir diziydi başta.Fakat ilk bölüm bende öyle bir etki bıraktı ki elim bir sonraki bölümü izle yazısına ister istemez gitti.

Ne kadar basit durursa dursun altından hiç tahmin bile edemediğim olaylar çıktı.Kurguyu ve hikayeyi gerçekten çok beğendim.Her bir bölüm insanı meraka düşüren,sürükleyici bir şekilde ilerledi.Olaylar basit-sade bir şekilde izleyiciye anlatılmaya çalışılıyor yani bitirdikten sonra kafanızda herhangi bir soru işareti yada anlayamadığınız eksik parçalar kalmıyor.

Bunların yanı sıra oyunculuklarda şahaneydi.Özellikle Cora karakterini canlandıran Jessica Biel beni kendisine hayran bıraktı!Cora'nın içinde yaşadıklarını,düşündüklerini beden diline ve mimiklerine çok  başarılı bir şekilde aktardığını düşünüyorum.Gerçekten izlerken etkilenmemek elde değil.

Kısacası bu dizi gerilim/dram/polisiye sevenler ve özellikle her bölümüyle merak uyandıran sürükleyici yapımları sevenler için çok iyi bir seçenek! :) 


 


6 Haziran 2019 Perşembe

►Adınla Çağır Beni◄

Haziran 06, 2019 0 Comments

Kitap Adı: Adınla Çağır Beni


Yazar: Andre Aciman


Yayın:SEL Yayınları







Herkese uzun bir aradan sonra merhaba! Bugün daha öncesinde filmini izlediğim,sabırsızlık içinde kitabını okumayı beklediğim Call me by your name'i yorumluyorum.

Kitabın konusu:
Aşk birden çıkar insanın karşısına; yakalamak ya da ıskalamak size kalmış. Bazen aşk olduğunu anlamazsınız, bazen de anlasanız bile onu tutmak, kendinize saklamak zordur.Adınla Çağır Beni, delikanlılık çağındaki bir gençle, ailesinin yazlığında kısa süreliğine kalmaya gelen bir konuğun arasında gelişen beklenmedik, bir o kadar da güçlü aşkın öyküsü. 


Benim Yorumum:

Öncelikle filmini 2 defa izlemiş ve ikisinde de aynı şekilde etkilenmiş olmamla başlıyorum.Çok sakin,huzur veren ve bir o kadar sanatsal idi filmi.Hikayesiyle kalbimde yer edinmiş bu filmin kitabını okumak için sabırsızlanıyordum.

Kitabına gelirsek,filmden çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.Eleştirmenlerin bile tam puan verdikleri bu hikaye Andrea Aciman'ın diliyle zirveye ulaşmış.Her şey o kadar yoğun ve duygu yüklü ki!Devrik ve uzun cümleler sizi yormuyor aksine daha fazlasını istiyorsunuz.Tabi çeviriden dolayı bazı sıkıntılar vardı fakat bir süre sonra artık benim için sorun oluşturmadılar.

Sadece bir ilişkiyi okumakla kalmıyorsunuz,İtalya'nın sıcak yazına,sanata dair pek çok şey yer alıyor.Beni etkileyen bir kitap oldu uzun süre unutabileceğimi zannetmiyorum.İkinci filmi olacakmış sanırım fakat ilk filmde olayı kapatabilirlerdi.Çünkü geriye bence pek fazla bir şey kalmamış.




















12 Mayıs 2019 Pazar

►On Küçük Zenci◄

Mayıs 12, 2019 0 Comments

Kitap Adı: On Küçük Zenci


Yayıncılık: Altın Kitaplar


Yazar: Agatha Christie







Cinayet romanlarından hoşlanmadığımı düşünürdüm.Bu düşüncem Agatha Christie'nin yazdığı bu kitap ile değişmiş bulunmakta.Bursa Kitap Fuarı'a Doğu Ekspresinde Cinayet kitabını almak üzere gitmiştim.Stand görevlisi bana On Küçük Zenci'yi önerdiğinde kararsız kalmış.Sonunda elimde bu kitapla geri dönmüştüm.Şimdi biraz konusundan bahsedelim↓


Her birinin gizledikleri ve korktukları sırları olan on kişi, Zenci Adası’ndaki ıssız bir malikâneye davet edilirler. Ancak malikâneye giden grubu bir sürpriz beklemektedir, ev sahibi ortalarda yoktur.
Geçmişlerindeki karanlık sırlardan başka hiçbir şeyleri olmayan bu insanlar adada mahsur kalmışlardır.
Konuklar bir süre sonra gizledikleri sırları birbirlerine anlatırlar. Ve teker teker ölmeye başlarlar...






Arkasında da yazdığı üzere Zenci Adası'na beklenmedik bir şekilde davet alan on kişinin aynı gün adaya ayak basmasıyla başlıyor kitap.Bomboş sahipsiz bir malikanede birbirini tanımayan on kişi...Konuklar teker teker ölmeye başladığında ters giden bir şeyler olduğu anlaşılıyor.Şüphe ve korku içinde geçen ada günlerini okuduğumuz gizemli bir romana dönüşüyor.

Kitaba On Küçük Zenci şiirini okuyarak başlıyorsunuz ki bu şiirin anlamına ilerleyen sayfalar da farkına varıcaksınız.Aslında tüm  kurgu bu şiir üzerinden ilerliyor ki bunu fark ettiğimde oldukça şaşırmış ve etkilenmiştim.

Kitabın ilk başı beni endişelendirmişti.Çünkü her bir karakterin ( 10 kişi) ağzından hikayeye bölüm bölüm yaklaşıyordu ki ilk başta bu çok zor ve karmaşıktı.Fakat okudukça aslında karakterleri hatırlamaya başlıyorsunuz ve belli bir zaman sonra uzun süre tek bir kişinin ağzından anlatılıyor.Bu yüzden bu problem kısa sürede sona erdi.

Kitabı okurken çok keyif aldığımı söylemem gerek.Yazarın anlatış çok iyiydi ve kurgusu da bir o kadar zekiceydi.İlk başta şüphelendiğim kişiden sonrasında şüphelenmemiştim fakat kitabın sonunda o kişi çıktı.Ve oldukça sıradışı ve etkileyici bir süreçti.Kendimi Sherlock izliyormuş gibi hissettim .Bu yüzden kitabı okurken hiç sıkılmadım.

İlk defa bu yazarı okuyacaksınız On Küçük Zenci kitabını size kesinlikle önerebilirim.Okurken sıkılmayacağınızı ve en az benim kadar seveceğinizi düşünüyorum.







20 Nisan 2019 Cumartesi

►Fareler ve İnsanlar◄

Nisan 20, 2019 0 Comments

Kitap Adı:Fareler ve İnsanlar



Yazar: John Steinbeck



Yayıncılık:Sel Yayınları


Sayfa Sayısı:128


Herkese yeni bir yorumdan merhaba!Uzun zamandır okumayı beklediğim belki de okumak için çok geç kaldığım kitaplardan birinin yorumunu yazıyorum.Dostluk ve sadakat üzerine yazılmış olan bu kitap umuyorum ki sizlerin de çok hoşuna gidecek.Ben gibi okumakta geç kalmışlar için buyurun bakalım nasıl bir kitapmış  ↓

Arka Kapak:
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında.

Benim Yorumum:
Kitabın kısacık olmasına bakmayın!Sona geldiğiniz de sanki uzun bir öyküyü aylar sonra bitirmiş gibi boşlukta kalıyorsunuz.Fareler ve İnsanlar iki dostun,iki tarım işçisinin,iki zıt insanın hikayesini anlatıyor bizlere.Akli dengesi bozuk Lennie ve her koşulda onun yanında kalmış olan George...Birlikte çiftlikleri gezip işçilik yapıyorlar.Tabi bununla sınırlı değil hikayeleri.

Onların belkide imkansız gibi gözüken hayalleri var.Kafalarında canlandırdıkları dünya için çalışmaya ve bir arada durmaya devam ediyorlar.Hayalleriniz sizi hayata bağlar ,devam etmenizi sağlar.Bu kitabın her bir sayfasında  umut ve hayalleri okuyorsunuz ve o hayale bağlanmış iki dostu...

Etkileyici ve bir o kadar akıcı bir kitaptı benim için.Herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.


"Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."

''İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun.''


17 Mart 2019 Pazar

►Korku Stefan Zweig ◄

Mart 17, 2019 0 Comments


Kitap Adı:Korku



Sayfa Sayısı:80



Yazar:Stefan Zweig









Herkese tekrardan bir Zweig kitabı ile merhaba!Uzun süredir buralarda yokum.Ne yazık ki yaklaşık 1,5 sene kadar da aktif olamayacağım.Tahmin edersiniz ki üniversite sınavı :/ Her ne kadar bookstagramda aktif olamasam da ara sıra kitap okuyorum.Üç yeni kitap okudum.Bunlardan birisi olan Korku kitabını bugün yorumluyorum :) 

Kitabın Konusu: 
Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.



Benim Yorumum:
Modern klasikte ilk okuduğum yazar Stefan Zweig'dı.Bu tür kitaplara olan ilgimin öncüsü olan Zweig'ın pek çok kitabını bitirdim.Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benim için en iyi kitabıydı.Okuduğum tüm eserlerini ister istemez karşılaştırdım.Hala benim için Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ilk sırada.Yüreğime dokunmayı başarmış,beni etkileyen ilk kitabı...Korku ise sanırım ikinci sıraya yerleşti.

Bir anne ve bir eş Irene...İçine düştüğü bu çukurdan çıkmak için kitap boyunca çırpınması ve ailesinin yanında,kocasının yüzüne bakarken suçlu gibi hissetmesi...Kapak tasarımından da anlaşılacağı üzere bir kadının iç dünyasında yaşadığı hüznü,suçluluğu ve her şeyi kaybetme korkusunu okuyoruz.Kadının içinde bulunduğu durum o kadar kötü ki bunu her satırda siz de hissediyorsunuz.Mutlaka okunması gereken kitaplarından birisi olarak görüyorum.Şiddetle tavsiye ediyorum.


"Korku cezadan daha beterdir,çünkü ceza bellidir,ağır da olsa,hafif de,hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar,o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."

















10 Şubat 2019 Pazar

►Buz Sıcağı Yorumu (FMA)◄

Şubat 10, 2019 0 Comments

Kitap Adı: Buz Sıcağı


Yazar:Fatih Murat Arsal


Yayınevi:Ephesus Yayınları


Sayfa Sayısı:512







Uzun bir aradan sonra yeniden bir Fatih Murat Arsal kitabı!Kendisinin daha önce dört kitabını okuyup bitirmiştim.Fakat bazı nedenlerden dolayı uzun süre ara verdim ve başka hiçbir kitabını almadım.Fakat elime geçmişken neden okumayayım diyerek başladım ve yaklaşık 2 gün de kitabı bitirdim.Şimdi biraz konusundan bahsedelim:


Hikayemiz Zafer Atalay isimli, hayatında pek kimsesi olmayan ,yalnız ve aynı zamanda çok başarılı bir beyin cerrahı ile başlıyor.Bir gece sıkıcı bir düğünden eve dönerken yol kenarında yalın ayak yürüyen Zeynep isimli bir kıza denk geliyor.Her ne kadar evine gitmeyi dört gözle beklese de Zeynep'i öylece bırakmaya gönlü el vermiyor ve onu da yanına alıyor.Sevgiyle bakan gözleri ve neşeli ruhu ile Zafer'in hayatında kendisine yer edinen Zeynep'in hoş olmayan hikayesini de ele alıyor kitap.


Öncelikle bu bir Fatih Murat Arsal kitabı.Bu yüzden kitap o kadar akıcı ki!Uzun süredir böyle bir kitap okumamıştım.Kim ne derse desin su gibi akıp gidiyor ve siz nasıl bittiğini bile anlamıyorsunuz.Peki böyle akıcı ise ben neden okumaya ara vermiştim?Öncelikle bilmenizi isterim ki ben klişeleri seven bir okurum fakat dozunda.Kitapları birbirinin kopyası.Böyle bir ifade kullanmak ne kadar doğru bilmiyorum fakat kitabın başından sonuna kadar her şey klişe.Önce ki kitaplarda ki olaylardan farksız ve şaşırtmadan ilerliyor.Her şey tahmin edilebilir.Bu çok can sıkıcı.Gittikleri otelde tek oda kalmış olması klişenin hası falan olabilir.

Bunun dışında ana karakterlerin hepsinin çok muhteşem olması,çok aşk dolu,cesur,aşırı yakışıklı yada çok zengin olmaları gibi bazı tekrarlamalar var.Çirkin olan göze hitap etmeyen herhangi bir şey yok.Her şey mükemmel ve estetik açıdan kusursuz(!) Bana göre yazar kendisini tekrarlıyor.Her ne kadar yazımını çok sevsem de böyle problemleri göz ardı edemiyorum.Romantik ve klişe severleri tamamen doyuracak bir kitap olduğu doğru.Bu yüzden eğer bu tür kitaplardan hoşlanıyorsanız sizin için çok güzel bir hikayesi var :)